Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, şair, oyun muharriri ve tiyatro yönetmeni Yılmaz Gruda (93) 25 Temmuz Salı günü vefat etti.
Gruda, yakalandığı virüs sonrası böbrek yetmezliği ve yaşlılığa bağlı rahatsızlıkları nedeniyle bir müddettir hastanede tedavi görüyordu.
Yılmaz Gruda için Üsküdar Musahipzade Celâl Sahnesi’nde veda merasimi düzenlendi.
Törene Zafer Algöz, Ahmet Kural başta olmak üzere birçok oyuncu ile ailenin yakınları katıldı.
Törenin düzenlendiği salonun boş olması dikkat çekti.
Oyuncu Ahmet Kural, “Türk halkının başı sağ olsun Yılmaz ağabeyimizi, ustamızı son seyahatine uğurlayacağız. Üzgünüz diyecek bir şey yok ” biçiminde konuştu.
Gruda’nın naaşı Karacaahmet Şakirin Camisi’nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının akabinde Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Dedesinin vefatının akabinde hislerini lisana getiren Emre Gruda şunları söyledi:
“İlginç bir an yaşıyorum. Burada benim için bir baş hoca yatıyor, sanat ismine kendi adıma pek çok şey öğrendim. Bana hislerimi denetim etmeyi öğretmişti, o yüzden şu an ağlamıyorum. Ben onu seviyorum, hepinizin sevdiğine eminim… Türk halkının başı sağ olsun.”
SANA TAKİPÇİ SATIN ALAMADIM
Son anlarında usta oyuncunun yanında olan Tümay Özokur ise şu sözleri kullandı:
“Dün akşamdan beri milyon şey geçti başımdan… Çok anı, çok manalı bir ömür, 15 yıla yakın bir müddet var. Bizim hayatımıza o kadar harika bir yerden dokundu ki… Bir gün bile onun sevgisizliğini, bir gün bile onun beklentili bir hissini hissetmedik. Duayenleri temsil etmekten, onların bana gücenmesinden gurur duyuyorum. Gidenlere ve kalanlara teşekkür ediyorum. Evet, yaz… Evet, havalar sıcak, bir çok sebebimiz var yapacaklarımızı ertelemek için lakin o denli anlar vardır ki ertelenmemesi gerekir. Bu kesimin, bu hayatın hak etmeyen insanlara hak etmediği pahası verip; hak eden beşerler karşısında sessiz kalmasından nefret ediyorum. 30 seneyi geride bıraktım. Çalışmaktan bir gün bile yorulmadım. Düzgünleri daima tenzi ederek söylüyorum. ‘Duayen’ dediğimiz başımızın üzerinde taşıyacağımız bu bedeller için üç kuruşun pazarlığını etmekten, onları karavanlarda sığıntı üzere oturtmaktan, yapılan saygısızlıklarla gayret etmekten çok yoruldum ben. Burada herkes olmalıydı, sıcak buna mazeret değil. Sana takipçi sayısı satın alamadığım için özür diliyorum. Yeteri kadar duyuramadık affet. Gelemediği için üzülenler, ileti atanlar var. Ancak gelebilecek durumda olup gelemeyenleri de havale ediyorum. Yılmaz Abi’nin çok pahalı bir kelamı vardır: ‘Akrabam’”
HİÇBİR ÜNLÜ GERİ DÖNMEDİ
Oyuncu Tuna Arman:
“Salona baktığım vakit çok üzgünüm. 1995 yılında birebir sahneyi paylaştım. Ayşe Abla da, Yılmaz Abi de annam babam oldu. Elvan kardeşim oldu. Güzel gün, makus gün çok şey paylaştık. Şubat ayına kadar çalışıyordu, akabinde hastalandı. Mart ayında toplumsal medya hesaplarımdan kan aramak için herkese yalvardım.
‘Beş saattir acil sedyesinde yatırılıyor, bu çok kıymetli bir hocamız… yardım edin!’ diye yalvardım. Hiçbir ünlü geri dönmedi. Vatandaşlar döndü. Cenazelerde çiçeklerinizi görüyoruz, öldüğü vakit profil fotoğraflarını değiştirip, çok hoş sözler yazıyorsunuz. Fakat Yılmaz Gruda çok büyük isim hani ‘bir daha yetiştiririz’ dediniz ya bir daha yetiştiremeyiz. Herkesten rica ediyorum, bana merasim yapmayın kimse bilmesin. Biz varken yaşatılmıyoruz ki, ölünce bize bir şey yapsınlar. Onu son aylarında çok makûs yaşattık. Yalvardım fakat deva bulamadım.”
Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Mustafa Kurt:
“Hepinize başsağlığı diliyorum. Bakanımızın, Bakan yardımıcızın da baş sıhhati iletisini iletiyorum. Çok kıymetli bir ustaydı. Çok sevdiğimiz bir ustaydı… Kimi bedellerin yerini doldurmak maalesef çok güç. Bu dünyadan canlı çıkmış hiç kimse yok, hepimiz öleceğiz ancak birtakım boşluklar o denli yaralar açıyor ki yerini dolduramıyoruz. Kent Tiyatroları’nda çok pahalı ustalar var, onlarla konuştuğumuz vakit adeta deniz derya… Son devirlere baktığımız vakit hepsi birer filozof… Kimi çeviriler var, oynarken sahnede çok zorlanıyoruz. Çok kıymetli, sanatı, edebiyatı, ideolojiyi bilen çok kıymetli insanların çevirilerini oynarken adeta büyük bir haz alıyoruz, zevk duyuyoruz. Biz de ustamızın yapıtlarını devlet tiyatrolarında daima oynuyoruz. Çok bedelli bir sanatçıyı kaybettik o boşluk bir türlü dolmuyor. Genç jenerasyonun da bu kıymetli sanatkarları tanımasını isterdim. Sevenlerine, ailesine baş sıhhati diliyorum. Çok değerli bir sanatçıyı kaybettik. Yeri doldurulamaz.”
YILMAZ GRUDA KİMDİR?
Yılmaz Gruda, 14 Temmuz 1930’da İstanbul’da doğdu. 1956’da girdiği Cep Tiyatrosu’nda başlayan oyunculuk serüveni, Ankara Devlet Tiyatrosu’na ilişkin Küçük Tiyatro’da devam etti.
Bir periyot asıl mesleği olan memurluğa dönüp muhasebecilik yaptı. Daha sonra tekrar tiyatroya geçti. Birinci evliliğini Tolga Tiğin’le, ikinci evliliğini Ayşen Gruda’yla yapan sanatçı, şiirde Attilâ İlhan ile bir arada ‘Mavi Hareketi’ni yaratan şairlerdendi.
Eserlerinde Çehov tesiri görülen Gruda ayrıyeten ortalarında “Yabancı Damat”, “İşler Güçler” ve “Kavak Yelleri”nin de bulunduğu çok sayıda dizi ve sinemada rol almış, mesleği boyunca birçok mükafata layık görülmüştü.
GÜZEL ADAM SÜPER AKTÖR
* Kerem Alışık: Tam bir yürek çalışanı. Tiyatro sanatının yılmaz işçisi. Alkışların hepsi sana.
* Hülya Koçyiğit: “Film Üzere Hayatlar”daki o sıcacık, içten sohbetin dün üzere. Allah’tan rahmet diliyorum.
* Erdal Özyağcılar: Dizide geçirdiğimiz 2 yılı hiç unutmayacağım.
* Filiz Akın: Daha dün “Prens” isimli dizide hayranlıkla izlemiştim. Sanat dünyasının başı sağ olsun.
* Hakan Alım: Daima hoş, daima hürmetle anacağız. Yolun ışık dolsun.
* Süha Uygur: Gerinde bıraktığın tüm hoşluklar için teşekkürler usta.
* Nebil Özgentürk: Çok hoş adamdı. Süper aktördü.
* Ayşenil Şamlıoğlu: Ne vakit görsem gözlerinde ışıklar oynaşan, koca kahkahalı, şık bir dosttu.