Ankara’da kontrol için geldiği Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geriatri Bilim Dalı’nda, 100 yaşının üzerinde olduğu için pastalı kutlamayla karşılanan 1921 doğumlu Leyla Düzgün, uzun ve sağlıklı yaşamın sırlarını anlattı.
Düzgün, uzun süre köyde yaşadığını, 50 yaşına kadar eşi ile çiftçilikle uğraştığını belirtti. Genç yaşlardan itibaren hazır gıda yerine doğal gıdalar tüketmeye dikkat ettiğini aktaran Düzgün, erken yatıp erken kalktığını söyledi.
Evde kendi hazırladığı gıdaları tükettiğini, yoğurt mayaladığını, bol bol sebze ve meyve yediğini, su tükettiğini kaydeden Düzgün, annesinin de uzun ve sağlıklı bir ömür geçirdiğini, bunun genetik miras olduğunu belirtti.
“Aile bağlarımız hep kuvvetli oldu, sevdiklerimle yaşadım”
Sağlık için önce mutlu olmak gerektiğini vurgulayan Düzgün, “Ben, çocukluk ve erişkinlik döneminde de mutlu ve huzurlu oldum. Köy hayatı yaşadım, tarlada, bağda, bahçede çalıştım. Aile bağlarımız hep kuvvetli oldu ve bugüne dek hep sevdiklerimle yaşadım. Eşim, yıllar önce öldü, çocuğum da yoktu. Bana yeğenim sahip çıktı, beni yanına aldı. Evladım olsa belki bu kadar bakmazdı, Allah ondan razı olsun.” diye konuştu.
Düzgün, “Biraz yoruluyorum, kuvvetim yok ama sağlığım çok şükür iyi. Uzun yaşamaktan çok memnunum fakat en kötü yanı sevdiklerimin ölümünü görmek.” diyerek duygularını aktardı.
Kovid-19 geçirdiğini ve endişelendiğini söyleyen Düzgün, “Hep sağlıklı oldum, bundan dolayı, kovid enfeksiyonunu hafif atlattım.” dedi.
Gençlere uzun ve sağlıklı yaşamak için mücadele etmekten vazgeçmemelerini tavsiye eden Leyla Düzgün, “Önce inançlı olun. İyi beslenin, yemek seçmeyin ve erken yatın. İçki ve sigarayı bırakın. Dua ile ruhunuzu da doyurun.” önerisinde bulundu.
Genetik miras kadar stresten uzak yaşam da etkili
Şu an 101 yaşında olan Düzgün’ün, köy yaşamını bırakıp şehre yerleştikten sonra da hareketli olmaya özen gösterdiği bilgisini edindiklerini aktaran Naharcı, “Görüşme ve muayenelerimizde bize, çalışmanın kişiyi zinde tuttuğunu, hatta birlikte yaşadığı yeğeni Hacer Sizen’e ilerlemiş yaşına rağmen ev işlerine yardım etmeye çalıştığını söyledi.” dedi.
Prof. Dr. Naharcı, Leyla ninenin, yaşıtları ile kıyaslandığında genel sağlık durumunun, kan değerlerinin olumlu, psikolojik ve nörolojik açıdan da iyi olduğunu bildirdi.
Uzun yaşamın nedenleri tek tek sıralandı
Yaşına bağlı kas ve eklem sorunlarının da yaşıtlarından çok iyi seviyede bulunduğunun altını çizen Naharcı, “Elbette genetik miras bunda önemli bir etken, ancak bilim insanı olarak hep vurguladığımız stresten uzak yaşam, dengeli ve sağlıklı beslenme, yeterli fiziksel aktivite, huzur ve mutluluk, uzun ve sağlıklı yaşamın anahtarı. Leyla nine, bunun en güzel örneği.” değerlendirmesinde bulundu.
İnsanlık tarihi boyunca uzun ve sağlıklı yaşamın sırrı ile insan ömrünü uzatmanın yollarının araştırıldığını belirten Naharcı, sağlık hizmetine erişimin artması, yeni ilaçlar ve tedavilerle hastalıklara erken müdahale edilmesi, hem de tarama ve koruyucu yöntemlerin ön plana çıkmasıyla birlikte ortalama yaşam süresinin uzadığını, bunun da yaşlı nüfusun artmasına neden olduğunu aktardı.
“100 yaş üzerindeki bireyleri ülkemizde daha fazla göreceğimizi şimdiden söyleyebiliriz”
Türkiye’de de yaşlı nüfusun oranının son yıllarda yüzde 10 arttığına dikkati çeken Naharcı “Yaşlı nüfus içinde ise ileri yaş olarak tabir edilen 85 yaş üstü kişilerin sayısının ise 700 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bunun yanında, 100 yaş üzerindeki bireyleri de zaman içinde ülkemizde daha fazla göreceğimizi şimdiden söyleyebiliriz.” diye konuştu.
AA’nın aktardığına göre bir kişinin sağlıklı yaşlanması için öncelikle düzenli hayata sahip olması gerektiğinin altını çizen Naharcı şunları kaydetti:
“Bunun için iyi bir sosyal hayata, iyi beslenme, düzenli egzersiz yapılması, gelecek yılların daha kaliteli olmasını sağlıyor. İyi beslenmek için, süt, protein, yoğurtun daha fazla tüketilmesi, yağlı ve unlu gıdalardan uzak durulması gerekiyor. Sosyal hayatın, kişinin hayatını olumlu etkilemesi lazım. Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınılması, iyi uyku alınması gerekir. İnancın kuvvetli olması da önemli bir faktör.”